" Kalabalıkta Kaybolmayın "
DİSLEKSİ GÜNLÜĞÜ

Son yıllarda, öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların sayısısnda belirgin bir artış gözlenmiştir. Bunların bir kısmı, insanların konuyla ilgili farkındalıklarının artmasından kaynaklanabileceği gibi çocuğun fiziksel gelişimi ile de ilgili olabilir.

Çocuğun anne karnından başlayarak süregiden fiziksel gelişim aşamaları, çocuğun sınıf içindeki öğrenme becerileri, okula uyum sağlaması ve hayattaki başarılarını dahi etkilemektedir.

Okul öncesi çocuklarının %20’sinin, ne kadar zeki olurlarsa olsunlar, öğrenmeye hazır olmadıkları düşünlümektedir. Zeka, olgunluk ile eşdeğer değildir. Gelişen çocuklarda başarılı geçen her yıl, daha çok talebi beraberinde getirmektedir. Çocuklar geliştikçe, daha dikkatli dinlemeleri, detaylara daha çok dikkat eder hale gelmeleri, daha uzun süre oturmaları, daha çok bilgi hatırlamaları, aynı anda birden çok iş yapabilmeleri, soldan sağa çalışabilmeleri ve daha bir çok şey beklenir. Doğru zamanda doğru öğrenme ekipmanlarına sahip olmak önemlidir.

Tüm çocuklar gelişim basamaklarında birer karbon kopya ile doğmuş gibilerdir ve her aşamanın sırası vardır. Motor ve denge gelişimi, kendi içinde ayrı sırası olan, duyusal gelişim ile gölgelenir. İlk olarak, denge, iç kulaktaki vestubular sistemde gelişir ve onu sırasıyla, dokunma duyusu, işitsel ve görsel duyular takip eder. Eğer gelişimin erken basamaklarındaki bu aşamalardan biri atlanırsa, çocuklar ilerleyen zamanda problem yaşamaya başlarlar. İyi haber, hepimizin motor ve duyusal gelişimi aynı yolları izleyerek geliştiği için gelişim basamaklarımızda geriye dönüp hangi aşamada doldurmamız gereken bir boşluk olduğunu rahatlıkla keşfedebiliriz.  Çocuklar farklı hızlarda geliştikleri için bazı çocukların bir aşamayı tamamlayıp diğerine geçmeleri çok zaman alabilir fakat hep aynı sırada olur.

 

Her sınıfta eğitimsel özel ihtiyaçları olan öğrenciler bulunmaktadır ve öğretmenlerin, bu durumla baş etmek için yeterli aracı maalesef yoktur. Bu çocukların ihtiyaçları genellikle fark edilmez, biraz garip olarak değerlendirilirler. Sözel ifadede üstün özellikler sergileyen fakat aynı beceriyi kağıt üzerinde sergileyemeyen Disletik çocuklar genellikle tembel olarak değerlendirilirler.

Bir okul öğretmeninin, bir pediyatriist gibi, çocuk gelişimindeki hastalıkların tüm medikal alanlarını bilmesi ya da bir eğitim psikoloğu gibi tüm eğitimsel problemlere hakim olması veya dil konuşma terapisti gibi tüm dil ve konuşma süreçlerinde uzman olmasını beklemek mantıklı olmaz.  Bir disleksi uzmanı gibi, okuma, heceleme veya sayılarla yaşanılan zorluklarda da uzman olması beklenemez.Fakat sınıf öğretmenlerinin, bu problemlerle karşılaştıklarında, problemi tanımaları ve buna yönelik pratik çözümler oluşturmaları (sınıf ortamını düzenlemek veya uzmana yönlendirmek gibi) beklenir.

Herkesin iki gözü, bir ağzı ve bir burnu var fakat her yüz birbirinden farklı. Hepimiz birbirimizden farklı olduğumuza göre hepimizin bilgiyi işlemleme süreçlerinin de farklı olmasına şaşmamak gerek. Hepimizin, uzmanlaşmakta zorlandığı alanlar mutlaka var.

Hepimizin, farklı farklı alanlarda öğrenme güçlükleri var. Kimse nörolojik açıdan kusursuz değil. Sonuç olarak, hepimizin güçlü ve zayıf yanları var. Bu, o kadar bilindik bir şeymiş gibi duruyor ki, o yüzden kimi zaman gözden kaçıyor. Akıcı okuyan ve iyi heceleyen bir kimse bir notalarla, dikiş makinasıyla veya araba motoruyla karşılaştığında afallayabilir. Bu durumda, “öğrenme güçlüğü” demek veya öğrenme güçlüğü olduğunu söylemek uygunsuz ve adaletsiz olacaktır. İşte, okuma ve hecelemede problem yaşayan çocuğun başına gelen de bundan farklı değildir.

Bir makinayla çalışırken, yapamadığınızı veya yanlış yaptığınızı, telaşlandığınızı varsayalım.  Biri gelip o makinanın nasıl çalıştığını basit şekilde size anlattığında, kendinize daha güvenir hale gelirsiniz. Dikiş makinesi tamir etmeyi bilmeyerek veya nota okuyamayarak da  hayata devam edebiliriz fakat okuyamamak , iyi heceleyememek günümüzde büyük dezavantaj oluşturmaktadır.

Okuma ve heceleme güçlükleri ve bunlara bağlı problemler “özel öğrenme güçlüğü” veya “disleksi” olarak bilinmektedir. ABD’de ve Birleşik Krallık’ta “öğrenme güçlüğü çeken” tabiri de kullanılmaktadır. Bu terimler uzmanlarca kullanıladursun, çocuk, kendisi ile ilgili ne sorun olabileceğini düşünüp durur. Yaşıtlarını yakalayamadığının farkındadır ve bu onda kaygı yaratmaktır. Bu kaygı kendine güvenini zedeler ve kendine güven, çocuk gelişimi için çok önemlidir. Çocuğa (ya da yetişkine) şunların açıklanması gerekir;

  • Hepimizin iyi olduğu ve aynı zamanda da zorluk çektiğimiz alanlarımız var
  • Kimseden farklı değilsin fakat,
  • Okumak ve hecelemek önemli çünkü hayatın gerekliliklerinden biri – doğal olarak okul ders programınında – bu yüzden,
  • Yardıma ihtiyacın var fakat bu yardım tembel ya da “aptal” olduğun için değil

Ve

  • Seninle ilgi yoluna konulamayacak yanlış bir şey yok
  • Ek Olarak, doğru yardımla bu problemin üstesinden gelebilirsin
  • Ama çok çalışman gerekli

 

Bu açıklamalar çocuğa bir umut verir ve karanlık tünelin sonunda bir ışık görmesini sağlar. Umut ve yardımla, çocuklar çok çalışmaya hazırdırlar.